İbn Sînâ epistemolojisinde bir bilgi kaynağı olarak “Sezgi”
Künye
Haklı, Ş. (2007). İbn Sînâ epistemolojisinde bir bilgi kaynağı olarak “Sezgi”. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 6(11), 35-52 .Özet
Hemen hemen bütün epistemolojilerde sezgi, bilgisel değeri bakımından en çok tartışılan hususlardan biridir. Sezgi, en genel anlamıyla “doğrudan kavrayış”tır. Sezgiyi, tartışmalı noktaya getiren şey de bu “doğrudan” ifadesidir. “Doğrudan” terimi, kimi zaman rasyonel ve empirik bilginin karşıtı olarak kullanılırken kimi zaman da –İbn Sînâ‟da da olduğu gibi- rasyonel ve empirik bilginin hız ve güvenilirliği anlamında kullanılmıştır. İlkinde ya rasyonel ve empirik bilgiye hiç güvenilmediği için sezgi ön plana çıkartılmakta ya da akıl ve duyularla elde edilmesi zor olan şeylerin ancak yeni bir bilgi kaynağı olarak düşünülen sezgiyle elde edilebileceği savunulmaktadır. Diğerinde ise sezgi, yeni bir bilgi kaynağı olmayıp deney bilgisi sınıfında yer almaktadır. Makale ise bu hususların analizi üzerinedir. In almost all epistemologies, intuition is one of the most discussed issues with regard to its value. Intuition, in its most general meaning, is a „direct comprehension‟. What brings intuition to that disputatious point is this statement of „direct‟. Statement of „direct‟ is while sometimes used as a contrary to the rational and empirical knowledge, sometimes used –as if in Avicenna- in the meaning of velocity and reliability of rational and empirical knowledge. İn the former, because either rational knowledge or empirical knowledge is not relied, intuition is put forward or it‟s advocated that those which are difficult to obtain by means of reason and senses can be obtain only by means of intuition that is thought as a new source of knowledge. İn the latter, intuition is not a source of knowledge and takes place in the group of empirical knowledge. The artical is about the analysis of these subjects