Güvencesiz Çalışmaya Karşı Sendika Özgürlüğü Güvencesini Geliştirme İhtiyacı: 6356 Sayılı Kanun’un 25. Maddesinin Yeniden Düzenlenmesi Üzerine Öneriler
Citation
Goktas N, Onur OE, “Güvencesiz Çalışmaya Karşı Sendika Özgürlüğü Güvencesini Geliştirme İhtiyacı: 6356 Sayılı Kanun’un 25. Maddesinin Yeniden Düzenlenmesi Üzerine Öneriler” (2024) 82(3) İstanbul Hukuk Mecmuası 855.Abstract
Neo-liberal dönüşüm süreciyle birlikte çalışma ilişkilerinde güvencesizlik norm hâline gelmiştir. Bu dönemde güvencesizliğe yol açan standart-dışı istihdam biçimleri ülkelerin hukuk sistemlerinde yerini almıştır. Türkiye’de de 4857 sayılı İş Kanunu ile esnek çalışma türlerinin önü açılmış ve güvencesiz çalışmaya hukuki dayanak sağlanmıştır. Güvencesizliğin yaygınlaşmasıyla birlikte işçilerin işverenler karşısındaki gücü zayıflamış ve sendikaların örgütlenme koşulları daralmıştır. Sendikalar güç kaybettikçe işçiler eğreti koşullarda çalışmaya daha fazla mecbur olmuştur. Bu yüzden, temel uluslararası sözleşmelerde düzenlenmiş olan ve Türkiye’de anayasal bir hak niteliği bulunan sendika hakkına erişim, günümüz şartlarında daha önemli bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Fakat 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (STİSK) 25. maddesinde düzenlenmiş olan sendika özgürlüğü güvencesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Tek Gıda-İş Sendikası’nın başvurusu üzerine verdiği kararda belirtildiği üzere amacını karşılamaktan oldukça uzaktır. Bu çalışmada Türkiye’de sendika özgürlüğü güvencesinin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır. Söz konusu amaç doğrultusunda doküman analizi yöntemi benimsenerek konuya ilişkin belgeler incelenmiş, maddenin sendika özgürlüğü güvencesini kısıtlayan yönleri açıklanmıştır. AİHM kararına da uyumlu olarak çalışmada iki ayrı öneri yapılmıştır. Kanun’un 24. maddesinde işyeri sendika temsilcileri için hüküm altına alınmış olan mutlak işe iade hakkının, 25. maddeye uyarlanması çalışmanın temel önerisidir. Bu düzeyde güvence sağlamasa da işverenin, iş sözleşmesi sendikal nedenle feshedilen işçiyi işe başlatmadığı durumda işçiye iş güvencesi tazminatı ödemesi gerekliliği çalışmanın ikincil önerisidir. Son yıllarda sendikalar giderek zayıflamakta ve işçiler güvencesiz koşullara artan oranda maruz kalmaktadır. Bu bağlamda bireysel sendika özgürlüğünü ve dolayısıyla kolektif sendika özgürlüğünü genişletmeye yönelik öneriler getirmesi bu çalışmanın önemini göstermektedir. The norm of precarity in labour relations is set off by the neoliberal transformation process, where non-standard forms of employment that foster precariousness take place in the legal systems of some countries. Turkish Law No. 4857 paves the way for flexible working hours and provides a legal basis for precarious work. In parallel with this pervading of precariousness, the labour power is weakened, and the conditions for union organising are contradicted. As unions ose power and labourer is more and more condemned to poor working conditions, the right to join a union, which is regulated in key international conventions and is a constitutional right in Türkiye, has become a more important need in today’s conditions. As stated in the ECtHR’s judgement on the application of Tek Gıda-İş Trade Union, Article 25 of Turkish Law No. 6356 on the freedom of union is far from fulfilling its purpose. In this context, this study contributes to improving the guarantee of freedom of union in Türkiye. Adopting document analysis as its methodology and explaining the aspects of the article in question that constrict the freedom of union, this study suggests two separate standpoints in line with the ECtHR’s judgement. The main suggestion of this study is to adapt the right to absolute reinstatement provided for workplace union representatives in Article 24 of Law No. 6356 to Article 25 of the same law. Although it does not provide this level of security, the secondary recommendation of this study is that employers should pay job security compensation to employees if the employer does not reinstate an employee whose employment contract has been terminated for union reasons. As trade unions have become weaker in recent years and workers face more precarious situations, the importance of this study lies in the fact that it makes suggestions for expanding individual freedom of unions and thus collective freedom of unions.