Yüksek riskli gebeliği olan kadınlarda emosyonel sorunlar ve etkileyen faktörler
Özet
Bu araştırma, yüksek riskli gebelik tanısı almış gebelerin yaşadıkları emosyonel sorunları ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırma örneklemi 18-35 yaşları arasında, Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim Araştırma Hastanesi' nin Perinatoloji servisi ve polikliniğine 08.06.2022-29.01.2023 tarihleri arasında başvuran yüksek riskli gebelik tanısı almış ve daha önce herhangi bir psikolojik destek almamış 135 gebe tarafından oluşmuştur. Etik Kurul İzni, Kurum İzni ve kullanılacak olan ölçeklerin izinlerinin alınmasının ardından veri toplamaya başlanmıştır. Veri toplama aracı olarak, 'Gebe Değerlendirme Anketi (GDA)' 'Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ)' 'Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ)' 'Gebelik Stresini Değerlendirme Ölçeği (GSDÖ) kullanılmıştır. Veri analizi yapılırken Independent Sample T Testi, One Vay ANOVA Testi, ve Pearson Korelasyon Testi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan gebelerin %17,8'i hipertansif hastalıklar, % 8,1'i pyelonefrit, %5,2'si şiddetli hiperemezis gravidarum, %11,9'u preterm eylem, %3,0'ü kilo alımında anormallikler, %1,5'i postterm gebelik, %3,7'si intrauterin gelişim geriliği, %2,2'si çoğul gebelik, % 8,1'i polihidroamniyoz ve oligohidroamniyos, % 3,7'si akut cerrahi problemler, %4,4'ü RH uyuşmazlığı, %5,9'u prezentasyon anomalileri, %9,6'sı DM, %1,5'i uygun olmayan fundus yüksekliği, %13,3'i antenatal kanama tanılarını almıştır. Yapılan istatistik sonuçlarına göre ölçeklerin ortama ve standart sapma değerleri BDÖ (16,78±8,45), BAÖ (19,25±10,82) ve, GSDÖ (63,06±17,48) şeklinde elde edilmiştir. Anksiyete, depresyon ve gebelik stresine etki eden faktörler incelendiğinde gebelerin obstetrik özelliklere göre parite arttıkça gebelik stresinde azalma olduğu, abortus arttıkça depresyon ve anksiyetede artış olduğu, kürtaj sayısı arttıkça gebelik stresinde azalma olduğu, görülmüştür. Gebelik takiplerine düzenli gitmeyen gebelerde ise depresyon ve anksiyete düzeyleri daha yüksek bulunmuştur(p<?=0,05). Evlilik ilişkilerinin emosyonel sorunlara etkilerine bakıldığında evlilik hayatı kötüye yakın gebelerin ve cinsel hayatı olumsuz etkilenen gebelerin anksiyete ve depresyon düzeyleri daha yüksek bulunmuştur (p<?=0,05). Sosyodemografik özelliklerin etkilerine bakıldığında gebelerin eğitim düzeyi azaldıkça depresyon düzeyi artmıştır. Geliri giderinden az olanların anksiyete ve gebelik stresi düzeylerinin daha yüksek, sosyal güvencesi olmayan bireylerin anksiyete ve depresyon düzeylerinin daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır(p<?=0,05). Gebelerin meslek gruplarının, eşiyle aralarındaki akrabalık durumlarının, evlenme yaşının, gebelerin çalışma durumlarının, alınan tıbbi tanının depresyon, anksiyete ve gebelik stresi ile ilgili ilişki varlığı tespit edilememiştir (p>0,05). Pearson korelasyon analizi sonucuna göre BDÖ ile BAÖ arasında istatistiksel olarak anlamlı, orta derecede ve pozitif yönde bir ilişkinin olduğu anlaşılmıştır (p<0,05, r=,627). Sonuç olarak bu çalışmaya göre, yüksek riskli gebeliği olan kadınlarda görülen anksiyete depresyon ve gebelik stresi gibi emosyonel sorunlar sosyodemografik özelliklerden etkilendiği tespit edilmiştir. This research was conducted as a descriptive study to determine the emotional problems experienced by pregnant women diagnosed with high-risk pregnancy and the affecting factors. The research sample consisted of 135 pregnant women aged 18-35 who applied to the Perinatology service and polyclinic of Hitit University Erol Olcok Training and Research Hospital between 08.06.2022 and 29.01.2023, diagnosed with high-risk pregnancy and did not receive any psychological support before. After obtaining the permissions of the Ethics Committee, Institutional Permission and the scales to be used, data collection began. As a data collection tool, 'Pregnant Assessment Questionnaire (GDA)' 'Beck Depression Scale (BDS)' 'Beck Anxiety Scale (BAI)' 'Pregnancy Stress Assessment Scale (GSS) was used. Independent Sample T Test, One Vay ANOVA Test, and Pearson Correlation Test were used for data analysis. Of the pregnant women participating in the study, 17.8% had hypertensive diseases, 8.1% pyelonephritis, 5.2% severe hyperemesis gravidarum, 11.9% preterm labor, 3.0% abnormalities in weight gain, 1.5 postterm pregnancy, 3.7% intrauterine growth retardation, 2.2% multiple pregnancy, 8.1% polyhydramnios and oligohydramnios, 3.7% acute surgical problems, 4%, 4 were diagnosed with RH incompatibility, 5.9% with presentation anomalies, 9.6% with DM, 1.5% with inappropriate fundus height, and 13.3% with antenatal bleeding. According to the statistical results, the mean and standard deviation values of the scales were obtained as BDI (16.78±8.45), BAI (19.25±10.82), and GSSS (63.06±17.48). When the factors affecting anxiety, depression and pregnancy stress were examined, it was seen that as the parity of pregnant women increased, there was a decrease in pregnancy stress, as abortion increased, there was an increase in depression and anxiety, and as the number of abortions increased, there was a decrease in pregnancy stress. Depression and anxiety levels were found to be higher in pregnant women who did not go to pregnancy follow-ups regularly (p<?=0.05). When the effects of marital relations on emotional problems were examined, anxiety and depression levels were found to be higher in pregnant women whose marital life was close to bad and those whose sexual life was adversely affected (p<?=0.05). Considering the effects of sociodemographic characteristics, the level of depression increased as the education level of pregnant women decreased. It is understood that those with less income than their expenses have higher levels of anxiety and pregnancy stress, and individuals who do not have social security have higher levels of anxiety and depression (p<?=0.05). No relationship was found between the occupational groups of the pregnant women, their kinship with their spouses, the age of marriage, the employment status of the pregnant women, the medical diagnosis received, and depression, anxiety and pregnancy stress (p>0.05). According to the results of Pearson correlation analysis, it was found that there was a statistically significant, moderate and positive relationship between BDI and BAI (p<0.05, r=.627). In conclusion, according to this study, it was determined that emotional problems such as anxiety, depression and pregnancy stress in women with high-risk pregnancy are affected by sociodemographic characteristics.
Bağlantı
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=r3rO_jGygUxrgFKJw3VW7Qhttps://hdl.handle.net/11491/8918