İskilip Tarihçesi ve Kaya Mezarları Üzerine Bir Değerlendirme
Künye
Gündoğdu, O., & Gündoğdu, E. (2023). İskilip Tarihçesi ve Kaya Mezarları Üzerine Bir Değerlendirme. Hitit İlahiyat Dergisi, 22(1), 455-492.Özet
Although Iskilip, where different civilizations lived, has a historical background, information about the history of the city is insufficient. The fact that information about the ancient period and old names of Iskilip belongs to other cities causes confusion. This process has started to be accepted as the history of Iskilip by transferring from the sources over time. There are suggestions about the ancient names of the city. (Andrapa, Claudiopolis, Neoklaudiopolis, Tavium, Bloacium, Pejum, etc.) However, it has been determined by field studies that these are different cities. When the cities in the Paphlagonia region were examined on the maps, we came across six important cities. The borders of these cities are known approximately. However, the boundaries of the city, which is designated as “Dadybra”, are not exactly known on the maps. Although the sources have stated that the city referred to as “Dadybra” may be Safranbolu, the data are quite limited. The lack of information about the city of Dadybra does not close the gap we encountered in the history of Iskilip. One of the most basic elements emphasized within the scope of this study is that Iskilip is one of the important cities of the Paphlagonia region. The most concrete sources of this thought are the rock tombs. Historical artifacts should be examined in order to eliminate the deficiency in the history of the city. In addition, we think that the first settlements were Iskilip Castle, Yivlik Hill and its surroundings. Therefore, Iskilip Castle and rock tombs constitute one of the first sources for this region. Iskilip Castle is approximately 100 m from the city level. It is located on the bedrock mass at an altitude. About 15 m. to the south of the castle. There are tombs that go up to the height. It was known that there were five of them in total, but as a result of the studies carried out by the Municipality of Iskilip in 1995, the D rock tomb was unearthed. This tomb, which has not been evaluated in any scientific study until today, has been examined in all its details. However, the measurements of the rock tombs, which we call A-B-C-E-F, were taken and their drawings were made. The Eros relief found on the pediment of the A rock tomb was unearthed for the first time in this study. One of the important data of this study is the records of travelers. It is also important to determine the damages on the rock tombs and to offer restoration proposals. It is especially important for breaking the columns in tombs B and C and determining how they were originally. The pediment of tomb E, which is a unique example, was compared with different rock tombs and its style was tried to be determined. As a result, the tombs are dated to the Late Hellenistic-Roman Period. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Çorum ili İskilip ilçesi köklü bir geçmişe sahip olmasına rağmen kent tarihçesiyle ilgili bilgilerin oldukça yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle İskilip antik dönemi ve isimlerine ilişkin literatüre yansımış verilerin başka kentlere atfedilen isimler olması bir karmaşaya neden olmuştur. Bu süreç zamanla kaynaklardan aktarılarak farklı kentlerin tarihçeleri İskilip tarihçesi veya şehrin adı olarak kabul edilmesine yol açmıştır. Kentin antik isimleri üzerine birçok önerinin sunulduğu (Andrapa, Klaudiopolis, Neoklaudiopolis, Tavium, Bloacium, Pejum gibi) ancak bunların hepsinin farklı kentler olduğu sahada yapılan multidisipliner çalışmalarla belirlenmiştir. Paphlagonia bölgesi içerisinde bulunan kentler haritalar üzerinden incelendiğinde altı önemli kent karşımıza çıkmıştır. Bu kentlerin büyük bir kısmının bugün hangi şehirlerin sınırlarında olduğu yaklaşık olarak belirlenmiştir. Fakat haritalarda “Dadybra” olarak belirtilen kentin sınırlarının nerelere kadar uzandığı veya tam olarak neresi olduğu net olarak bilinmemektedir. Her ne kadar kaynaklar “Dadybra” olarak zikredilen kentin Safranbolu olabileceğini belirtmiş olsalar da bu tezi destekleyen veriler oldukça sınırlıdır. Dadybra kenti ile ilgili bilgi eksikliği ve karmaşası İskilip tarihçesinde karşılaştığımız boşluğu doldurmamıza imkân tanımamıştır. Bu çalışma kapsamında vurgulanan en temel şeylerden birisi İskilip kentinin Paphlagonia bölgesi içerisinde değerlendirilmesi ve önemli kentlerinden birisi olmasıdır. İskilip tarihinin erken dönemlerine ilişkin bu tezimizin en somut kaynaklarını da kaya mezarları oluşturmaktadır. Şehrin tarihçesindeki eksikliğin giderilmesi, kentin tarihi kimliğinin ortaya çıkarılması ve farklı medeniyetlerin izlerini sürmek için günümüze ulaşan eserlerin incelenmesi gerekmektedir. Buna ilave olarak ilk yerleşimlerden başlayan yayılım halkasının İskilip Kalesi, Yivlik Tepesi ve çevresi olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla İskilip Kalesi’nin güney eteklerinde konumlandırılan kaya mezarları bu bölge için en erken kaynaklardan birisini oluşturmakta ve İskilip tarihine ışık tutmaktadır. İskilip Kalesi şehir kotundan yaklaşık olarak 100 m. yükseklikte bir anakaya kütlesinin üzerine oturmaktadır. Kale yerleşiminin güney bölümüne doğru bakan cephesinde yaklaşık 15 m. yüksekliğe kadar çıkabilen anakayalara oyulmuş mezarlar bulunmaktadır. Bunların sayısının toplamda beş tane olduğu bilinmekteydi. Fakat 1995 yılı Ocak/ Mayıs aylarında İskilip Belediyesi tarafından yapılan yol çalışmaları sonucunda D kaya mezarı olarak adlandırdığımız bir kaya mezarı daha ortaya çıkartılmıştır. 1995 yılına kadar haberdar olmadığımız ve bugüne kadar hiçbir bilimsel çalışmada değerlendirilmeyen bu mezar, çalışmamızda tüm ayrıntılarıyla incelenmiştir. Bununla birlikte bu mezarın batı ve doğusuna yerleştirilmiş A-B-C-E-F isimleriyle adlandırdığımız kaya mezarlarının rölöveleri alınarak fotoğrafları çekilmiş, autocad ortamında çizimleri yapılmıştır. A kaya mezarının üçgen alınlığında var olduğunu düşündüğümüz bir Eros kabartması yine ilk defa bu çalışmada ortaya çıkarılmıştır. Kaya mezarının içerisinde ölünün yatırıldığı kline ve güneyinde bulunan portiko bölümleri tüm detaylarıyla incelenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın önemli verilerinden biri de İskilip kaya mezarlarını fotoğraflayan gezginlerin 1885 yılına tarihlenen bir fotoğrafı üzerinden hareket ederek hasar kayıtlarını vermiş olmamızdır. Kaya mezarları üzerindeki hasarların tespit edilmesi onlara ilişkin restorasyon tekniklerinin sunulması açısından ayrıca önemli görülmektedir. Özellikle C mezarının sütunlarının yok olması, A mezarının bir zamanlar farklı işlevlerde kullanılmasının belgelenmesi, B mezarının portiko bölümünde bulunan sütunun bugün olmadığının tespit edilmesi, B mezarında bulunan kline bölümünün ilk hâllerinin nasıl olduğunun vurgulanması, E mezarındaki hayvan figürlü başlıkların neler olduğu ve ne ifade ettiği konuları bu çalışmada sunulmaya çalışılmıştır. Örneklerine rastlanmayacak zenginlikte veriler sunan E mezarının üçgen alınlığı farklı bölgelerdeki kaya mezarlarıyla karşılaştırılarak dönemi içerisindeki yeri ve üslubu belirlenmeye çalışılmıştır. Yapılan tüm çalışmalar sonucunda mezarların Geç Helenistik-Roma Dönemi içerisinde bir döneme ışık tuttukları belirlenmiştir.