19. Yüzyıla Ait Kayıp Âyinleri Muhtevi Bir Mecmua İncelemesi -Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu AEMNZ758 Numaralı Âyin Mecmuası-
Künye
Dinç, S., Coşgun, G. (2023). 19. Yüzyıla Ait Kayıp Âyinleri Muhtevi Bir Mecmua İncelemesi-Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu AEMNZ758 Numaralı Âyin Mecmuası. Hitit İlahiyat Dergisi, 22(1), 303-334.Özet
Mecmuas are works consisting of poems that were called notebooks before the 15th century and later divided into various types over the centuries. Na’ts, mi‘raciyes, rituals, hymns and kaside can be counted among the religious types of mecmuas. In addition, it has been witnessed that religious works are written from time to time in song mecmuas. Considering the mecmuas as a historical document corresponds to a close period of time. Considering the writing purposes of the mecmuas, this situation is based on many plausible reasons. When considered in the context of history of Islamic music (?), one of these reasons is that the mecmuas contain works that take the pulse of the period. However, the fact that these works were written for the notables of the palace are also seen as important records about the musical works performed in the Ottoman palaces. At the same time, the feature of making it easier to remember the works with long lyrics in the human memory is one of the issues that reveal the importance of the mecmuas. Although the author of the Ayin Mecmua numbered AEMNZ758 in the Ali Emiri Collection of the Millet Library, which we will examine, is not known, it is a mecmua that can be considered early for exclusive mecmuas that contain 26 rites and include two rites that are thought to be lost. However, after the rites, there is a section consisting of a speech, 10 ghazals and a stanza. 7 of the gazelles are in Persian and 3 of them are in Ottoman Turkish. Although the author of this 59- leaf journal is unknown, it seems likely that it was written between 1844 and 1870, according to our determinations. It is obvious that the journal, which is the subject of our study, is close to other mecmuas in terms of content. However, there are a few elements that make this mecmua stand out at the point of examination. The first is that its historical interval coincides with the period when ritual collections began to become widespread at a time when ritual compositions were intensified. Another is the lyrics of Şeyda Hafiz Abdürrahim Dede’s Hicazeyn ritual, which is thought to be lost, and the Isfahan ritual, which is thought to be forgotten, by Hammamizade İsmail Dede Efendi. However, the fact that some rites include pitch names and a large number of metrical cycles information draws attention as elements that shed light on the compositions. Comparison of the mecmua was made from Heper’s work named “Mevlevi Ayinleri”, and comparisons were made especially over Şeyh Galib’s mecmua. In the comparison, it was observed that the lyrics of many rites were exactly the same. However, there are some conflicts in the rites such as the change of the name of the maqam, the lack or excess of the lyrics or the changes in the lyrics. In addition to this, it is thought that this mecmua, in which we come across other information about the dating of Nakşi Efendi’s Şedaraban Ayin, will also give an idea to other studies with these aspects. In addition to including this information comparatively, the suitability of the changes to the text was also evaluated. Two of the elements that make the mecmua perhaps the most important are the lyrics of the Hicazeyn and Isfahan rites in this manuscript. As far as we can determine, the lyrics of the Hicazeyn ritual is a work that has rarely been found in mecmuas, but has not been the subject of an academic study until now. It has been determined that the aforementioned rite was added to the mecmua we have later. In this study, the entire lyrics of the Hicazeyn rite are included in a comparative way from two works, as it is also found in the rite mecmua number 572 in the Istanbul University Rare Works Library. Although it is stated that the Isfahan ritual has been forgotten in many sources, it has been seen that it has been found in some records as a result of recent mecmua research. However, a part of this rite has been written in a short research article, and for the first time in this study, it is discussed in a way that includes all of it together with the chanting expressions. Considering the aims and general characteristics of the mecmuas, which were waiting to be brought to light on the occasion of the aspects that shed light on the period, a portrait of a period was tried to be revealed with this mecmua. Mecmualar, 15. yüzyıl öncesinde defter olarak adlandırılan sonrasında ise yüzyıllar içerisinde çeşitli türlere ayrılacak olan şiirlerden müteşekkil eserlerdir. Na’t, mi’râciye, âyin, ilâhî ve tevhidlerden oluşan müstakil mecmualar, mecmuaların dinî türleri arasında sayılmaktadırlar. Bununla beraber şarkı mecmualarında da zaman zaman dinî muhtevalı manzumelerin kaleme alındığına şahit olunmuştur. Mecmuaların tarihî bir belge niteliğinde sayılmaları yakın bir zaman dilimine tekabül etmektedir. Bu durum mecmuaların yazım amaçları düşünüldüğünde birçok makul nedene dayanmaktadır ve aslında tarihî belge olarak nitelendirilme noktasında geç kalınmış olunabileceğini düşündürmektedir. Mûsikî tarihimiz bağlamında düşünüldüğünde bu nedenlerden biri mecmuaların dönemin nabzını tutan eserleri muhtevi olmasıdır. Bununla beraber saray eşrafı için kaleme alınması bu eserlerin Osmanlı saraylarında icrâ edilen mûsikî eserleri hakkında da önemli kayıtlar olarak görülmektedir. Aynı zamanda insan hafızasında bulunan uzun güfteli eserlerin hatırlanmasını kolaylaştırması da mecmuaların ehemmiyetini ortaya koyan hususlardandır. Birçok çalakalem yazılmış mecmua bulunmakla birlikte Şeyh Gâlib mecmuası gibi isimlerin kaleme aldığı hatırı sayılır özenli el yazmaları da bulunmaktadır. Bizim inceleyeceğimiz Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu’nda bulunan AEMNZ758 Numaralı Âyin Mecmuası, müellifi bilinmese de, içerisinde 26 âyin bulunduran ve unutulduğu/kayıp olduğu düşünülen iki âyini de içerisine alan münhasır mecmualar için erken tarihli sayılabilecek bir mecmuadır. Mecmuada âyinlerden sonra on gazel ve bir kıt’adan oluşan bölüm yer almaktadır. Gazellerin 7 tanesi Farsça ve 3 tanesi Osmanlı Türkçesi’nde kaleme alınmıştır. 59 varaktan oluşan bu mecmuanın müellifi bilinmemekle birlikte yaptığımız tespitlere göre 1844-1870 yılları arasında kaleme alınmış olması muhtemel görünmektedir. Çalışmamıza konu olan mecmuanın içerik bakımından diğer mecmualara yakınlığı aşikârdır. Ancak bu mecmuayı incelenmesi noktasında öne çıkaran birkaç unsur bulunmaktadır. İlki tarihî aralığının, âyin bestelerinin yoğunlaştığı bir dönemde âyin mecmualarının yaygınlaşmaya başladığı döneme rastlamasıdır. Bir diğeri ise Şeydâ Hâfız Abdürrahim Dede’nin kayıp olduğu düşünülen Hicâzeyn âyinini ve Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi’nin unutulduğu düşünülen Isfahân âyininin güftelerinin yer almasıdır. Bununla beraber bazı âyinlerde perde isimlerinin ve çok sayıda usûl bilgilerinin yer alması da bestelere ışık tutan unsurlar olarak dikkat çekmektedir. Mecmuanın karşılaştırılmasında Sadettin Heper’in Mevlevî Âyinleri isimli eserinden faydalanılmış olup özellikle Şeyh Gâlib’in mecmuası üzerinden de mukayeseler yapılmıştır. Yapılan karşılaştırmada birçok âyinin güftesinin birebir aynı olduğu gözlemlenmiştir. Bununla birlikte âyinlerde makam adı değişikliği, güftelerdeki eksiklik-fazlalık ya da güftelerde yer değişiklikleri gibi bir takım ihtilaflar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Şeyh Nakşî Efendi’nin Şedarâbân Âyîn-i Şerîfi’nin tarihlendirilmesi noktasında da bir başka bilgiye rastladığımız bu mecmuanın bu yönleriyle diğer çalışmalara da fikir vereceği düşünülmektedir. Bu bilgilere mukayeseli olarak yer vermenin yanı sıra değişikliklerin güfteye uygunlukları da değerlendirilmiştir. Mecmualardaki farklılıklar herhangi birinin doğruluğunu kanıtlama gayesi olmaksızın yalnızca mecmua içeriğini ortaya çıkarma amacıyla çalışmamıza konu olmuştur. Mecmuayı belki de en önemli kılan unsurlardan ikisi Hicâzeyn ve Isfahân âyinlerinin güftelerinin bu yazmada bulunmasıdır. Hicâzeyn âyininin güftesi tespit edebildiğimiz kadarıyla nadiren mecmualarda varlığı tespit edilen ancak şimdiye kadar akademik bir çalışmaya konu olmamış bir eserdir. Bahsedilen âyininin elimizdeki mecmuaya sonradan eklendiği tespit edilmiştir. Bu çalışmada Hicâzeyn âyin güftesinin tamamına, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde bulunan 572 numaralı âyin mecmuasında da bulunması vesilesiyle iki eserden karşılaştırmalı bir şekilde yer verilmiştir. Isfahân âyininin birçok kaynakta unutulduğu ifade edilse de son zamanlarda yapılan mecmua araştırmaları neticesinde bazı kayıtlarda rastlandığı görülmüştür. Bununla beraber kısa bir araştırma yazısında bu âyinin bir kısmı kaleme alınmış olup, bu çalışmada ilk kez terennüm ifadeleri ile birlikte tamamına yer verilecek şekilde ele alınmıştır. Bu âyinde diğerlerine nazaran terennüm ifadelerinde bazı yeni kullanımlar da görülmüştür. Dönemine ışık tutan yönleri vesilesiyle gün yüzüne çıkarılmayı beklemiş mecmuaların amaçları ve genel özelliklerine bakıldığında bu mecmua ile de bir dönem portresi ortaya konmaya çalışılmıştır.