Türk modernleşme tarihi çerçevesinde Demokrat Parti dönemi (1950-1960) eğitim politikalarının ideolojik içeriği üzerine bir inceleme
Abstract
Bu çalışmada, Osmanlı-Türk modernleşmesinin ana etkeni olan eğitim politikaları, dönemin şartlarına bağlı kalarak büyük bir dönüşüm, gelişim Batılılaşmayla beraber sosyolojik ve ideolojik fraksiyonlara bölünmesi neticesinde, neden olduğu siyasal ve toplumsal değişimleri incelemek üzere hazırlanmıştır. Eğitim politikaları, son dönem Osmanlı ve Cumhuriyet rejiminin kurulmasıyla birlikte büyük oranda bir Batılılaşmaya doğru evrilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin, içerisinde bulunduğu siyasi yalnızlıktan kurtulmak için Batı ile yakınlaşması nedeniyle demokratikleşme zorunluluğu, eğitim başta olmak üzere birçok noktada kendini hissettirmiştir. Milli, çağdaş ve seküler bir yönetim benimsetilme amacıyla tek parti iktidarının egemen olduğu 1923-1950 yılları, birçok olumlu-olumsuz zıt tezleri beraberinde getirmiştir. Cumhuriyet dönemi Milli eğitim ideolojisi, büyük oranda bir okuma-yazma seferberliği ve dogmatik fikirlerden arınmaya sebebiyet verdiği için devrim niteliğinde uygulamalarının da olmasıyla, sosyolojik ve ideolojik etkenleri tüm toplumu olumlu ve olumsuz anlamda etkilediği gözlemlenmiştir. Dönemin toplumsal ve siyasal anlamda köklü değişime hazır olmaması nedeniyle de demokrasi dışı, tamamıyla bir üst zümrenin cılız bir halk söylemi üzerinden politika geliştirdiği ortaya konulmuştur. Özellikle bu dönemde; demokratik söylemler ışığında, despotik uygulamaların da yürütüldüğüne dair tezler kuvvet kazanmıştır. Türk siyasal hayatında demokrasinin pratiğe geçişi, tek parti (CHP) içerisindeki ekonomik bölünmeyle ortaya çıkan Demokrat Parti (DP) aracılığıyla olmuştur. Türk modernleşme tarihi çerçevesinde DP, halka mal edilen eğitim olgusunu kullanarak, liberal muhafazakâr nesil yetiştirme eğiliminde politikalar uygulanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) halka benimsetmeye çalıştığı seküler ve çağdaş eğitim modeli, Demokrat Parti (DP) döneminde bir zümrenin etkisinde, çoğunlukla da halkın ve çeşitli aktörlerin istekleri doğrultusunda şekillenmiştir. DP'nin bu noktada iradeli bir politika geliştirememesi nedeniyle, demokratik bir yönetim olduğuna dair tezlerin yanında kukla bir yönetim olduğu da ortaya atılmıştır. Bu hareketler doğrultusunda eğitim faktörü, mevcut ve gelecek nesiller üzerinden sürekli bir değişiklik ve konum elde etme yarışına maruz kalmıştır. Cumhuriyet döneminde benimsetilmeye çalışılan seküler eğitim modeli, Demokrat Parti (DP) iktidarıyla dinsel, küresel ve sömürgeci aktörlerin yönlendirmeleriyle birden çok ideolojik formasyona bölünmüştür. Türkiye Cumhuriyeti'nde sağ-sol ikileminin neden olduğu muhafazakâr ve seküler söylemler, her hükümet değişikliği ile birlikte eğitimde de ideolojik bir çıkar alanına dönüşmektedir. Bu noktadan kaynaklanan olumsuz gelişmeler; Türk eğitim yapısında köklü bir reform, sistematik bir işleyiş ve çok yönlü bir kalkınmayı engellemektedir.