Geç Dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda Kültürel Sermaye: Kemalpaşazâde Said Bey’in Usûl-i Maişet-i İnsan Adlı Risalesi
Özet
Bu çalışma, geç XIX. ve erken XX. yüzyıl Osmanlı bürokrasisi, akademisi ve basınının en etkili aydın-bürokratlarından olan Kemalpaşazâde Said Bey’in Usûl-i Maişet-i İnsan lâyihası temelinde, onun kültürel üretimini Pierre Bourdieu’nun kültürel sermaye kavramı bağlamından yorumlamayı ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Said Bey, Şûrâ-yı Devlet başkanlığı gibi yüksek bürokratik görevlerde bulunmuş; dönemin en gözde okulları olan Mekteb-i Sultani, Mekteb-i Mülkiye ve Mekteb-i Hukuk’ta hocalık yapmış; gazeteler çıkarmış; kültürel sermayesinin doğrudan ürünleri olarak iktisat, hukuk, etnografya, sosyoloji, dil ve biyografi gibi alanlarda kitaplar yazmıştır. Said Bey her ne kadar önemli bürokratik mevkilere gelmişse de bürokratik alandan daha ziyade eğitim ve basın alanlarında tanınmıştır. Hatta yaşadığı dönemde ve sonrasında Osmanlı aydınlarınca kültürel bir ikon olarak görülmüştür. Yazdığı eserlere ek olarak, oldukça olgunlaşmış Osmanlı kültür alanının baskın aktörleri ile polemikleri, kültürel sermayesini sembolik sermayeye dönüştürmede ve kültürel bir sembol olarak kabul edilmesinde çok etkili olmuştur. Using Pierre Bourdieu’s concept of cultural capital, this article aims to interpret and analyze the cultural production of Kemalpaşazâde Said Bey on the basis of his treatise Usûl-i Maişet-i İnsan. Said Bey was one of the most influential intellectual-bureaucrat figures of the Sublime Porte as well as the field of academy and the Ottoman press in the late XIXth and early XXth centuries. He was appointed to high bureaucratic posts such as the chairmanship of the Council of State; he gave lectures at the Mekteb-i Sultani, Mekteb-i Mülkiye and Mekteb-i Hukuk; he published newspapers; he wrote books on economics, law, ethnography, sociology, language and biography as the products of his cultural capital. He gained significant bureaucratic status, but he was recognized in the press and education fields much more than the bureaucratic field. Furthermore, in his life time and after, Said Bey was regarded as a cultural icon among Ottoman intelligentsia. In addition to the works he wrote, his polemics with other dominant actors of the fairly matured Ottoman literary field were very effective in transforming his cultural capital into symbolic capital and his acknowledgement as a cultural icon.