Palyatif Bakım ve Yoğun Bakım Ünitelerinde Basınç Ülserine Yapılan Geleneksel Pansuman ve Topikal L-Prolin Uygulanmasının Karşılaştırılması
Özet
Amaç: Basınç ülseri yoğun bakım ve palyatif bakım merkezlerinde sık karşılaşılan bir sorundur. Tedavi süreci uzun, zor ve büyük ölçüde maliyetlidir. Hasta, hasta yakını ve hekim için aşılması gereken bir sorun olan basınç ülseri tedavisinde yara bakımı önemlidir. Bu çalışmada, konvansiyonel yöntem ve L-prolin ile yapılan tedavilerinin etkinliği karşılaştırılmıştır. Yöntem: Haziran 2018-2019 tarihleri arasında anestezi ve cerrahi yoğun bakım, palyatif bakım ve kronik yara servisinde basınç ülseri tanısı almış, evre I-III yarası olan 96 hastanın verileri incelendi. Hastalar konvansiyonel pansuman (Grup 1, n=47) ve L-prolin topikal tedavisi uygulan (Grup 2, n=49) olarak ayrıldı. Hastaların demografik verileri, yandaş hastalıkları, yara yeri, ebatları, tedavisi için uygulanan yaklaşım, pansuman sayıları, tedavi süreleri, nihai yara durumları karşılaştırıldı. Bulgular: Gruplar arasında yara evresi, yeri, büyüklüğü ve pansuman sayısı açısından fark belirlenmedi (p>0.05). Hastanede yatış günleri karşılaştırıldığında, Grup 2’de anlamlı derecede düşük bulundu (p=0.002). Tam iyileşme açısından gruplar karşılaştırıldığında, Grup 2’de anlamlı derecede tam iyileşme sağladığı görüldü (p=0.017). Yara evresinde gerileme açısından karşılaştırmada, grup 2’de yaralarının evrelerinde gerileme olduğu görüldü (p=0.001). Yara boyutlarında küçülme açısından gruplar karşılaştırıldığında, Grup 2’de yara ebatlarında küçülme olduğu görüldü (p=0.001). Sonuç: L-prolin içeren topikal krem uygulamasının özellikle evre I ve II üzere basınç ülserinde güvenle ve etkili bir şekilde kullanılabileceği görüldü. Objective: Pressure ulcer is a common problem in intensive care and palliative care centers. The treatment process is long, difficult and costly. Wound care is important in the treatment of pressure ulcers, which is a problem that must be overcome by the patient, patient’s family and the physician. In this study, the efficacy of conventional methods and L-proline treatments were compared. Method: Data of 96 patients diagnosed with pressure ulcers grade I-III, in anesthesia, and surgical intensive care, palliative care and chronic wound services between June 2018-2019 were retrospectively evaluated. Patients were divided into conventional dressing (Group 1 , n=47) and topical treatment with L-proline (Group 2, n=49) groups. Demographic data, comorbidities, location, and size of the wound, treatment approach, number of dressings, duration of treatment, and final wound conditions were compared. Results: There was no difference between groups in terms of wound stage, location, size and number of dressings (p>0.05). When hospitalization days were compared, it was found to be lower in Group 2 (p=0.002). When the groups were compared in terms of full recovery, it was observed that full recovery was observed in Group 2 (p=0.017). In the comparison of wound stage regression, it was observed that there was regression in the stage of the wounds in Group 2 (p=0.001). When the groups were compared in terms of reduction in wound size it was observed that the wound size decreased in Group 2 (p=0.001). Conclusion: L-proline-containing topical creams can be used safely and effectively especially in stages I and II of pressure ulcers.
Cilt
28Sayı
1Bağlantı
https://doi.org10.5222/jarss.2020.40427https://app.trdizin.gov.tr/makale/TXpZNU1UQTNOdz09
https://hdl.handle.net/11491/7558