Diyabetik ayak ülserinin tedavisinde sınıflamaların karşılaştırılması
Özet
Amaç: Bu çalışmada mevcut diyabetik ayak ülser sınıflamalarından Wagner, PEDIS ve Texas tedavi açısından kıyaslanmıştır. Sınıflamaların klinik ve prognoz açısından tutarlılığı ve toplanan veriler ışığı altında hastalığın seyrini etkileyen faktörler değerlendirilmiştir. Gereç ve yöntem: Prospektif olarak yapılan bu çalışmada 18-85 yaş arasında diyabetik ayak ülseri olan 121 katılımcı dahil edilmiştir. Hastalar, servis yatışı sırasında düzenlemiş olduğumuz diyabetik ayak değerlendirme formunda demografik bilgileri, yaranın bölgesi-tipi-sınıflaması, ankle brachial index (ABI) ölçümleri, radyolojik açıdan osteomyelit veya yumuşak doku enfeksiyon varlığı, nöropati varlığı, laboratuvar değerlendirmeleri, ön görülen tedavi süresi ve sonuçları değerlendirilmiştir. Bulgular: Diyabetik ayak ülseri olan hastaların (n=121), 78'i iyileşen grubu ve 43'ü amputasyon grubu olmak üzere toplam 121 hasta vardı. Hastaların 94'ü erkek ve 27'si kadındı ve yaş ortalaması 64±11 idi. Gruplar arasında lenfosit ve nötrofil/lenfosit oran değerleri istatistiksel olarak anlamlı farklı bulunmuştur (sırasıyla P= 0,027, P= 0,012). Doku perfuzyonu, yara derinliği, yara enfeksiyonu, yara hassasiyeti ile gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (sırasıyla, P= 0,002, P= 0,001, P= 0,006, P= 0,019). PEDIS skorlama sistemi iyileşme ve amputasyon tanısal ayrımında anlamlı; kesim noktası 7,5 olarak bulunmuştur. TEXAS sınıflaması A, B, C, D derecesi ve Wagner ile grup arasında istatistiksel olarak anlamlı; TEXAS sınıflaması 1, 2, 3 derecesi ile anlamlı ilişkili olmadığı bulunmuştur. Wagner iyileşme ve amputasyon tanısal ayrımında anlamlı olarak bulundu (AUC=0,728 (0,633-0,822)); P< 0.001). Ayrıca Ankle brakial indeks (ABI) ? 0,9 olanda %23,5; < 0,9 olanda % 50,9 amputasyon görülmüştür. Hastaların diyabetik ayak eğitimleri ile grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (P= 0,021, P< 0,001). Sonuç: Erkek cinsiyet, ileri yaş, neutrofil-lenfosit oranı yüksek olması, diyabetik ayak ve DM eğitimi almamış olması, radyolojik olarak yumuşak doku enfeksiyonu ve osteomyelit varlığı ve ayak bileği brakial indeksinin 0,9'dan küçük olması iyileşme ve amputasyonun tanısal ayrımında anlamlı bulunmuştur. WAGNER sınıflamasında amputasyon kesim noktası 4. derece ve üzeri anlamlı bulunmuştur. Aim: In this study, Wagner, PEDIS and Texas, among the current diabetic foot ulcer classifications, were compared in terms of treatment. The consistency of the classifications in terms of clinical and prognosis and the factors affecting the course of the disease were evaluated in the light of the collected data. Materials and Methods: In this study Wagner, PEDIS and Texas, among the current diabetic foot ulcer classifications, were compared in terms of treatment. The consistency of the classifications in terms of clinical and prognosis and the factors affecting the course of the disease were evaluated in the light of the collected data. Results: Of the patients with diabetic foot ulcers (n= 121), there were a total of 121 patients, 78 of which were the healing group and 43 were the amputation group. 94 of the patients were men and 27 were women and the mean age was 64 ± 11. Lymphocyte and neutrophil / lymphocyte ratio values were found to be statistically significantly different between the groups (P= 0.027, P= 0.012, respectively). Significant relationship was found between the groups with tissue perfusion, wound depth, wound infection, and wound sensitivity (P= 0,002, P= 0,001, P= 0.006, P= 0.019, respectively). The PEDIS scoring system is significant in the diagnostic distinction between recovery and amputation; the cut-off point was found to be 7.5. TEXAS classification A, B, C, D degree and statistically significant between Wagner and group; It was found that the TEXAS classification was not significantly associated with the 1, 2, 3 grade. Wagner was found to be significant in the diagnostic distinction of recovery and amputation (AUC=0,728 (0,633-0,822)); P <0.001). Also, 23.5% for those with Ankle brachial index (ABI) ? 0.9; In <0.9, 50.9% amputation was observed. The diabetic foot training of the patients was found to be statistically significant between the group (P= 0.021, P< 0.001). Patients with diabetic foot ulcers (n = 121) had a total of 121 patients, 78 of whom were recovered and 43 were in the amputation group. 94 of the patients were men and 27 were women, and the mean age was 64 ± 11. Lymphocyte and neutrophil / lymphocyte ratio values were found to be statistically significantly different between the groups (P= 0.027, P= 0.012, respectively). A statistically significant correlation was found between the groups with tissue perfusion, wound depth, wound infection, and wound sensitivity (P= 0.002, P= 0.001, P= 0.006, P= 0.019, respectively). Conclusion: Male gender, older age, high neutrophil-lymphocyte ratio, lack of training in diabetic foot and diabetes mellitus, radiologically soft tissue infection and osteomyelitis, and ankle brachial index less than 0,9 were found to be significant in the diagnostic distinction of recovery and amputation. In the wagner classification, the amputation cut-off point was found to be grade 4 and above significant.
Bağlantı
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=9MiDp3x86xrwjpi5-14w-a6fiqf4EId6al-TSIgftpcMCi7qpEDFouCz7r5SHPmkhttps://hdl.handle.net/11491/6155
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [11]