Matruşkanın ironisi: şakirtten haşşaşî çıkarmak! - darbe teolojisini anlama denemesi
Künye
Evkuran, M. (2017). Matruşkanın ironisi: şakirtten haşşaşî çıkarmak! - darbe teolojisini anlama denemesi. Turkish Studies (Elektronik), 12(16), 189-202.Özet
15 Temmuz darbe girişimi ve ardından yaşanan olaylar, Türkiye'de din-devlet-toplum ilişkilerini yeniden düşünmeyi zorunlu kılmıştır. Müslüman iyimserliğinin de aşındığı bu süreçte, 'dindar kişi güvenilirdir.' sözü de anlamını kaybetti. FETÖ'yü anlamak, kaçınılmaz olarak kurumsal ve kuramsal bir öz eleştiriyi zorunu kılmaktadır. Fetullah Gülen'in kişilik yapısı, mehdilik ve seçilmişlik düşüncesi, hareketine çizdiği yol Sünnîlik içinde Batınîlik oyunu oynadığını ortaya koymaktadır. Özellikle açıklanmamış mehdilik-mesihlik iddiası, kendi elit tabanında sabit bir inanç haline gelmiştir. Her düzlemde kendini bir 'hizmet hareketi' olarak tanıtan bir dinî bir yapılanmanın çok yönlü bir terör örgütüne dönüşümü, dış desteklerin yanında ideolojik hazırlığa da bağlıdır. Örgüt, güçlendikçe kendisini diğer dinî oluşumlardan net biçimde ayırmış, İslam'ın en doğru temsilcisi olduğu düşüncesini açık ya da örtük biçimde ifade etmiştir. Darbenin teolojik meşruiyeti, temelde Fetullah Gülen'in kişisel seçilmişliği inancı üzerine kurulmuştur. Örgütün seçilmişliği ve imtiyazı da liderinin seçilmişliğinden gelmektedir. Fetullah Gülen, söylemlerinde ve yazılarında Sünnî kimliğe açık vurgularda bulunmuştur. Ancak başını çektiği hareket inanç ve davranış olarak incelendiğinde Sünnîlikten bir kopuşu ifade etmektedir. Müslüman-Sünnî toplumda takiyye uygulamalarına ısrarla devam etmiş ve bunu fırsatçılık ve ilkesizlik olarak normalleştirmiştir. İkinci olarak Müslüman toplumunun iktidarı ve toplumu ile çatışmaktan kaçınmamıştır. Oysa Sünnî siyasal gelenekte otorite ile çatışma, büyük fitneler doğurcağı için onaylanmamıştır. Son olarak da Müslüman olmayan güçlerle yakın ve sıkı ilişkiler kurmuştur. Öyle ki bu ilişkiler onu, Müslüman coğrafya aleyhine ittifaklar kurma noktasına götürmüştür. 15 Temmuz sonrası süreçte nasıl bir din politikası izleneceği konusu çok tartışılan konulardandır. Şimdilik güvenlik eksenli çözümler öne çıksa da orta vadede demokrasiyi ve çoğulculuğu merkeze alan politikalara dönüş yapılması beklenmektedir The July 15 Failed Coup Attempt and events after entailde to rethink the religion-state-society relations in Turkey. In this process, which Muslim optimism has overcome, the phrase 'faithful person is trustworthy' has lost its meaning. Understanding FETO inevitably requires an institutional and theoretical self-criticism. Fethullah Gulen's personality, his discourse, thought of chosenness and the way he draws his movement reveals that he played the Batınism-esoretism game behind mask of the Sunnism. Especially, the unexplained condemnation of the mahdism-messianism has become a constant belief around his inner circle. The transformation of ‘goodness and service movement’ into a terrorist organization, also dependent on ideological preparation besides external supports. Theological legitimacy of coup is basically based on the chosennes of FETÖ. Fethullah Gülen emphasized his commitment to Sunni identity in his discourses and in his writings. But if beliefs and behaviours of his movement is examined, it can say that his movement expresses the rupture from Sunnism. Firstly, it insisted on applying the plagiarism (taqiyyah) in the Muslim-Sunni society and made the taqiyya which is an exceptional situation, the rule. Taqiyyah have been the basic principle of behavior and lifestyle of FETÖ. This situation has caused a confidence crisis and has damaged the image of Muslims. Secondly, it did not escape conflict with power and institutions of Muslim society by which it inhabited. Yet in the Sunni political tradition, the conflict with authority has not been approved, due to the fact that it will lead to massive wars and chaos (fitnah). Finally, he established close and close relations with non-Muslim forces, so that it took him to establish alliances against Muslim geography. In the post-15 July period, the question of what kind of religious policy to follow is much debated. For now, security-oriented solutions come to the forefront. But it is expected that democratic and pluralistic policies will become more important in the middle ward
Kaynak
Turkish Studies (Elektronik)Cilt
12Sayı
16Koleksiyonlar
- Makale Koleksiyonu [103]
- TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [1602]