Mu'tezile ve eş'arîler arasındaki nedensellik tartışmaları
Künye
Kaplan, A. (2018). Mu'tezile ve eş'arîler arasındaki nedensellik tartışmaları (Yüksek Lisans Tezi).Özet
Tabiatı gözlemleyen insan, ondaki oluş ve bozuluşu anlamlandırmaya çalışmıştır. Bu değişimin sebepleri üzerinde düşünürken bu sebeplerin belirli sonuçları tekrar tekrar doğurduğunu fark etmiştir. Kendisini tabiat karşısında konumlandıran insan, ondaki bu sebepleri dikkate alarak hayat mücadelesini sürdürmüştür. Hayatını sürdürebilmesi için tabiattaki düzeni, sebep-sonuç ilişkisini dikkate almak insan için kaçınılmaz bir durumdur. İnsanın fıtratından gelen ve ilk çağlardan beri gün yüzüne çıkan ulu bir varlığa inanma ihtiyacı insanı tabiat ve Tanrı arasında bir ilişki kurmaya itmiştir. Tanrı ile âlem arasında nedensel bir ilişki kuran insan aynı zamanda kendi fiillerini de Tanrı ile ilişkilendirerek tabiattan farklı bir nedensellik alanını gün yüzüne çıkarmıştır. İnsan, Tanrı karşısında kendi iradesini kimi zaman yok sayarken kimi zaman da bunu dengelemiş, bazen de kendi fiillerinden Tanrıyı tümüyle ayrı tutmuştur. İslam düşünce tarihinde de etkili olan nedensellik anlayışı köklerini eski Yunan ve eski Hint medeniyetlerine kadar uzatmış bir olgudur. Allah-âlem ilişkisini cevheraraz nazariyesine dayandıran Müslüman düşünürler, Allah'a âlemde varlık alanı açarken, insanı da bu bağlamda konumlandırma gayretine düşmüşlerdir. Cebriyye'nin cebr anlayışı ile insan iradesini Allah karşısında sıfırladığı bir dönemde Mu'tezile "tevlid" görüşünü savunarak insana geniş bir manevra alanı açmıştır. Onun fiillerinin yaratıcısı olduğunu kabul ederek Allah karşısında sorumlu olmasını mantıksal bir zemine oturtmuştur. Bu iki uç arasında orta bir yol tutan Eş'arî, "kesb" anlayışını benimseyerek insana Allah'ın mutlak kudreti yanında sorumlu tutulacağı bir teori oluşturmuştur. Ancak incelendiğinde bunun özgürlükten kaynaklanan gerçek bir sorumluluk olmadığı sadece bir zorlama olduğu anlaşılmaktadır. Eş'arî sonrası kelamcılar insanı cebr altında tutan bu 'kesb' anlayışının çıkmazlarını fark ederek insana irade ve kudret alanı açmaya çalışmıştır. The human being the nature has tried to make sense of the formation and the breakdown. While thinking about the reasons of this change, this human realized that these reasons re-produced certain results. The person who positions himself / herself against nature has continued his struggle for life considering these reasons. This is a must for him. Because he must take into account the cause-and-effect relation in nature so that he can survive. The need to believe in a great being that comes from man's nature and has come to light since the earliest times has motivated the man to establish a relationship between nature and God. A human who established a causal relationship between God and the world, at the same time, also associated his own actions with God, thus he brought a different causality field to the surface. The man sometimes ignored his will, but sometimes he balanced it in front of the God, and sometimes he kept God apart from his own actions. The concept of causality, which is also influential in the history of Islamic thought, has extended its roots to ancient Greek and ancient Indian civilizations. Muslim thinkers who attribute the relation of Allah and the world to ore-araz theories have tried to position human in this context while opening an existence field for Allah in the world. At a time when Cebriyye's cebr understanding set off man's will in front of God, Mu'tazila opened a wide maneuvering area by advocating the idea of "tevlid". He accepted the fact that he was the creator of his actions and put it on a logical level to be accountable to Allah. Being in a middle way between these two extremes, Ash'ari embraced the concept of "kesb" and opened an area of will for human that he is responsible for besides the absolute power of God.