Niyâzî-İ Mısrî’nin tasavvuf ve ehl-i beyt anlayışı
Künye
Doğan, E., Çelik, H. (2015). Niyâzî-İ Mısrî’nin tasavvuf ve ehl-i beyt anlayışı. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 76, 147-164.Özet
Türk tasavvuf şiirinin Yunus Emre’den sonra en büyük temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Niyâzî-i Mısrî, 1618’de Malatya’nın Soğanlı Köyü’nde doğmuş ve 1694 yılında Limni Adası’nda Hakk’a yürümüştür. Niyâzî-i Mısrî Hazretlerinin Malatya’da başlamış olan eğitim hayatı, Irak ve Mısır dâhil olmak üzere geniş bir coğrafyayı kapsamıştır. Hakeza tasavvufi hayatı da Halvetilikten Kadiriliğe kadar birden çok tasavvufi zümrelere intisap etmesiyle şekillenmiştir. Tasavvuf eğitiminin bir bölümünü Mısır’da almış olması nedeniylede “Mısrî” mahlasıyla anılmıştır. Tasavvufi görüşleriyle yaşadığı çağı aşabilmiş bir mutasavvıf olan Mısrî Hazretleri, Osmanlı Devleti’nin idarecilerinin de dikkatlerini kendi üstünde toplayabilmiştir.
Ancak bunun pekte olumlu neticeler doğurmadığını, Niyâzî-i Mısrî Hazretlerinin sürgünlerde geçen yıllarından anlayabiliyoruz. O, övgüyle bahsettiği ve uğrunda sürgünler gördüğü Hz. Muhammed (s.a.v.)’e ve O’nun kutlu Ehl-i Beyt’ine “aşk” ve “sıdk” ile bağlanmayı terk etmemiştir. İşte bu çalışma, İrfân Sofraları’nın da sahibi Hz. Pir Niyâzî-i Mısrî’nin gönül dünyasından Ehl-i Beyt’e duyduğu “muhabbet”ten damlaları ve tasavvuf sofrasından lokmaları
bilimsel zemine taşımayı amaç edinmektedir Niyazi-i Mısrî, who is considered as the greatest representatives of Islamic mysticism after
Yunus Emre, was born in Soğanlı village of Malatya in 1618 and passed away in Limni Island
in 1694. Niyazi-i Mısrî’s educational life, which began in Malatya, spreaded over a wide geography, containing Iraq and Egypt. His mystic life was formed by initiating (joining) several mystical goups from Kadirî to Halvetî dervish orders. Niyazi-i Mısrî, who managed to pass over the century with his mystical points of view, was able to interest governors of Ottoman
empires, too. But we can understand from his exhile years that the interest he had cought didn’t cause positive results at all. He never lost his faithfulness with love (Aşk) and Faith (Sıdk) to Prophet Mohammad, he mentioned him with praise and exiled for the sake of him, and his family members (Ahl-el Bayt). This study aims at presenting the fondness (Muhabbet-Deep Love) drops from the love that Hz. Pir Niyazî-i Mısrî felt for Ahl-al bayt and from the Sofra (low round dining table) of İslamic Mysticism